Ben sadece haber kanalı ve belgesel…
Tabi canım, birazdan aşağıdaki tüm karakterleri nasıl da tanıdığını farkedince sakinleş, tekrar bi başa dön, oku ve kendine gel.
Ben hepsine vakit buluyorum vallahi, Özellikle 2015’in 1 Ocak’ının benim için bugun oldugunu farz edersek, geçtiğimiz 2 haftayı evde televizyon izleyerek geçirdiğimi de buna eklersek, yerli yabancı farketmez, hepinizi sessiz sinemada alt ederim.
200 dakikalık ızdırap olan yerli dizilerimizin 30 dakikalık özetlerini çekmek gibi bir ek iş edinmeye çalıştıgım dönemlerde bundan tam da 1 sene önce paylaştığım blogun devamını getirmeye karar verdim. Benim gibi tahammul sınırı yerlerde gezen biri için mevcut dizilerimizde VAHŞİCE ÖLDÜRÜLEREK kadro dışı bırakılması gereken karakterler var ve bunu birinin sesli bir şekilde haykırması gerekiyor.
Kim mi bunlar? Hep birlikte nedenleriyle birlikte bakalım ve canice yorumlayalım.
NO 5
KÜÇÜK AĞA
EMİR BERKE ZİNCİDİ (MEHMETCAN)
Kendisi Öyle Bir Geçer Zamanki’de ki son derece sevimli, minik, içimizi burkan (Bu da ne demekse) kendimizi “Ah o Osman ne yapsın peki” diye kanepelerden yerlere attığımız, canımıza sokasımızın geldiği küçük Osman değil artık. Küçük Ağa bu dizide, 6-7 yaşlarında, son derece sevimsiz, çirkinleşmiş, tüm mahallenin, polis teşkilatının ve hatta ailesinin bile ona nasıl tahammul ettiğine inanamadığımız bir velete dönüşüvermiş. Bence senaryo gereği hepsi kamera karşısında Mehmetcan’ı çok seviyor ve yetenekli buluyor gibi görünselerde çekim bittiği anda odalarına kaçıyor ve sıgara üstüne sıgara yakıyorlar. Mehmetcan dizideki sevimsizliğinin yanı sıra özel hayatında da (yani özel hayat derken evde legolarıyla falan oynarken ve yeni sünnet olmuş pipisinin yaraları geçtimi diye bakarken) oldukça sevimsiz. Çocukları sayesinde milyarder olan ailesinin sevinç çığlıkları arasında büyüyen Emre Berke, ailesi tarafından kendisine armağan edilen görgüsüz sünnet düğünü sayesinde bize “Kaz gelecek yerden tavuk esirgenmez” atasüzönün ne kadar doğru oldugunu bir kez daha hatırlattı. Bence dizi senaryosu gereğince çok yaramaz olduğu için ailesi tarafından İsveç’e bir Papaz okuluna gönderilmek suretiyle diziden çıkartılmalı ve dizinin formatı da Küçük Ağa’dan sadece Ağa’ya çevrilerek, dedesinin aşiret hikayeleri üzerinden devam etmeli. Mehmetcan’ı hala çocuk olduğu için vahşice öldürmesekte dizide onun anneannesi rolundeki Ruhsar Öcel’ı (Nur) Mehmetcan’ı İsveç’e ziyarete giderken geçirdiği bir uçak kazasında vahşice öldürerek dizide devre dışı bırakıp hayatımıza mutlu messut devam edebiliriz. Yani bu diziyi izlemektense, aynı saatte yayınlanan ama bu veletin reytingleri yüzünden yayından kaldırılan dünyanın en sıkıcı dizisi “KURT SEYİT VE ŞURA” yı peşpeşe 3 bölüm izlemeyi tercih ederdik.
NO 4
ULAN ISTANBUL
SALİH BADEMCİ (CEYHUN KOMİSER)
Hangi devirde yaşıyoruz. Sen Derya (Sevtap Özaltun) ile nişanlanmışsın, bundan önce de uzun bir süre sevgiliymişsiniz. Hiç mi şüphelenmezsen sevgilim benle neden bir kere öpüşmüyor, ben bu kızı henüz bir kere çıplak görmedim her hangi bir cinsel münasebetimiz olmadı, bu kız firijit mi? diye… Hele hele bu konularda uzman Matruşka gibi bir akraban varken. Rolu gereği (belki de iyi oynadığı için) o kadar sümsük bir erkek profili çiziyorki Ceyhun Komiser, Komiser olması bile ana kuzusu olmasının önüne geçemiyor. izlerken ensesine vurasım, omuzlarından sarsıp kendine gel, nasıl ayılmadın olaya diyesim gelse de annesi üzüntüsünden ölür diye Ceyhun Komiseri’de vahşice öldüremiyor ama bir iş kazasında, olası bir çatışmada iş görmez raporu aldırarak mahalleden taşınmalarını sağlamayı önermekle yetiniyorum. Bu arada Ferdi karakterini (Kaan Yıldırım) aslında daha sevimsiz bulduğumu da itiraf etmeliyim ama şimdi Derya’nın çevresindeki tüm erkekleri öldürerek zaten babası hapiste olan kızcağıza bu kadar büyük bir dram yaşatmayacağım.
NO 3
ŞEREF MESELESİ
BURCU BİRİCİK (KÜBRA)
Daha önce “engelli” olduğuna aldırmaksızın tekerlekli sandalyesini devirerek vahşice öldürmeyi teklif ettiğim Osman Karagöz (Öyle Bir Geçer Zaman’da ki Murat karakteri) yüzünden büyük tepki almıştım ama yılmıyorum. Bakınız:https://leventdokuzer.com/2011/12/02/turk-dizilerinde-vahsice-oldurulmesi-gereken-karakterler/
Kübra aslında diziye çok iyi başladı, hatta diğer 2 kadın karakter arasında en kuvvetli olan oydu. Taa ki hamile kalana kadar. Aile baskısı yüzünden ve tabii ki bir bacağı aksak, engelli olduğundan diğer kadınlardan farklı olan Kübra, ilk cinsel tecrübesinde über doğurganlığı ve anaçlığıyla hamile kaldı ve 3. bölüm olmasına rağmen tüm mahalleyi çoktan boncuk gibi sıraya dizmiş olan Yiğit’e (Kerem Bursin) kör kütük aşık oldu. Evden kaçan/kovulan diğer mahallenin tüm genç kadınları gibi Yiğit ve Emir’in evine yerleşen Kübra bir kaç ay geçmeden tüm evi doğmamış bebeğe don biçercesine çocuk eşyaları ile donatmış, bebek karyolaları almış ve sanki heyecanla beklenen bir olaymış gibi karnındaki bebeğin cinsiyetini öğrenmeyi dahi reddederek bir “SÜPRİZ” planlamıştır. Ortalama bir bölümde 18 kere kendisine bok gibi davranan Yiğit sahneden çıktıktan sonra karnını okşayarak “Üzülme yavrum, baban sana değil bana kızgın, seni kucağına alınca herşey değişecek” tarzında cümleler kurarak aklımızı kaçırmamıza sebep olmuştur. Büyük soygunlar ve kaçakçılık ile uğraşan işi başından aşkın Yiğit’e devlet dairesinde çalışan bir memurmuş muamelesi yapan Kübra her sabah mukellef kahvaltılar hazırlamış, sonrada götüm götüm oturup Emir ile kahvaltı etmek durumunda kalmıştır. Bence Kübra, bacağındaki durum aniden kötüye giderek doğal yollarla öldürülebilir, ya da Yiğit’in belalıları tarafından bir kaza kurşununa kurban gidebilir. Yiğit’te 5. bölümde bebeği kucağına alıp aile babası moduna geçmez ve mahallede henüz el değmemiş diğer bacılara sarkmaya devam edebilir.
NO 2
PARAMPARÇA
ALINA BOZ (HAZAL)
Senaryo gereği izlerken oyuncu adına çok utanmamız gereken durumların abartıldığı bir rolun kurbanı kendisi. Zengin kız olacakken bebekler karışmış ve orta halli bir aileye düşmüş, ama paraya olan ilgisi inanılmaz. Durumu öğrenince de işler çığrından cıkıyor. Esas ailesinin zenginliğine şahit olduğu her saniyede ekran başında tüylerimizi diken diken ediyor. Neredeyse Hazal yüzünden hayatımızda ilk defa TV ekranında Nurgül Yeşilçay’ı sevip ona empati kurmaya bile başladık. Hazal’ın, annesi Gülseren’e yaptığı arsızlık ve işkenceyi gördükçe ekran başında nerdeyse benim sütüm kesiliyor. Hazal’sa geçim derdine düşmüş, yaşam savaşı veren annesinden sırf karıştıgı kızdan altta kalmamak adına çok pahalı kıyafetler, parfumler, telefonlar istemeye devam ediyor. Gülseren ise bir şekilde bu istekleri karşılayıp kızını mahçup etmemeye çalışıyor. Hazal, Dilare annem ya beni istemezse dedikçe Türk Halkının, ortalaması 57 ekran olan TV’lerinin ekranına elinin tersiyle çarpası geliyor. Hazal’ı zengin ailesinin evine her gittiğinde 1000’lerce selfie çekmekten, Kim bilir bu kıyafetler kaç para, kim bilir bu tabak takımları kaç para, kim bilir bu avizeler kaç para diye sormaktan alıkoymanın tek bir yolu var. Onu vahşide öldürmek
Mesela iphonelarda olan bir elektrik hatası yüzünden selfie çekerken yanarak ölebilir. İyi kalpli Gülseren; HazaL “Dilara annem beni istemezse..” diye konusurken elini yumruk şekline getirip Hazal’ın gırtlağına sokmak suretiyle onu nefessiz bırakıp öldürebilir. Genç bir kızı öldürmenin bir çok yarıtıcı yolu olabilir.
NO 1
GÜLLERİN SAVAŞI
TÜM KADRO
Bu konuda çok düşündüm (2.5 dakika kadar falan) aslında Güllerin Savaşı ile ilgili apayrı, bağımsız bir blog da yazabilirdim ama sonunda bir istisna yapıp koca bir diziyi listenin en başına taşımaya ve kadronun neredeyse yarısını vahşice öldürmeye karar verdim.
Ama bir yandan da şunu itiraf etmeliyim. Bence Aşk-ı Memnu’dan sonra TV tarihinde ki en heyecanlı dizilerden biri Güllerin Savaşı
Şimdi her birkarakter için bir kaç cümle ile durumu toparlayalım bu liste başına oturan dizide.
Aslı İçözü (Halide Demir) Yani Gülfem Sipahi’nin Hizmetçisi: Diziye, Gülfem Sipahi çok zengin, birden çok hizmetçisi olmalı, bunlardan biri de bare kötü karakter olsun diye son dakika da at götten bir yan senarist yüzünden dahil edilmiş bir karakter. Saçlarını et bıçağı ile ortadan ikiye inanılmaz derin bir çizgi ile ayırdığını düşündüğüm Halide, bu saç ayırma seansları sırasında et bıçağı kafasına saplanmak suretiyle ölebilir mesela.
Feyza Civelek (Çilek): Bahçivan’ın birbirine hiç benzemeyen kızlarından en küçüğü ve allah affetsin en çirkini. Yani o saçlarını bahçivanın kızı ve hizmetçi ailesi rol konsepti yüzünden mi o renge boyatmış ve dipleri siyah siyah çıkmış bilmiyorum ama sanırım gerçek hayatta senaristin kızı olduğu için dizide. Ömer’in akrabası (nesi olduğunu bilemedim) olan ve her ne hikmetse Justin Bieber’e benzetilen çirkin çocuk ile aşk yaşan Çiçek o kadar kötü rol yapmaktadır ki bence dizi her yayınlandığında gerçek hayatta ekran karşısında utancından hastalanarak yavaş yavaş ölebilir. Şahsen ben şu anda bu halimle o sete gitsem Şişko Çirkin Bahçivan kızı rolunu makyajsız ve peruksuz daha başarılı icraa ederim diye düşünüyorum.
Hadi uzatmayayım;
Canan Ergüder (Gülgem Sipahi): Hani türk milleti çok hassastı, hani Türk milleti televizyonu elinde telefon, hızlı aramaya RTÜK’ü kaydetmiş şekilde izliyordu? Seksenler dizisini, isminin telaffuzunda seks var, çocuklarımıza kötü örnek oluyor diye şikayet eden hassas, örf ve adetleri yerlere göklere sıgdırılamayan, aile terbiyesi herşeyin önünde gelen Türk milleti…
İşte bu Türk milletinin Gülfem Sipahi’nin memeleri konusunda söyleyecek bir çift sözü yok mu çok merak ediyorum. Mümkün olan her fırsatta ağzımıza sokulan Gülfem Sipahi’nin memeleri Gülfem ve Gülru arasındaki Güllerin Savaşı’nı açık ara önde kazanır ben size söyliyim. Allah aşkına bir tarafta Raşitik Gülru, öbür tarafta bir Mandra’nın 1 senelik cirosuna bedel Gülfem.
Herhangi bir yanaktan öpüşme sahnesinde nedendir bilinmez ve neden kimse uyarmaz o da bilinmez, öptüğü kişinin yanaklarına 25 saniye kadar dudaklarını yapıştırdıktan sonra konuşmaya başlayan Gülfem bence yatak odasındaki 2 basamaklı merdivenden ayağı takılmak suretiyle memeleri üstüne düşebilir ve dizi büyük bir patlama sahnesi ile final yapabilir.
Aslında Cihan karakterini canlandıran Sercan Badur için de iki çift lafım olacaktı ama bu yazıdaki engelli kontenjanımı Kübra ile doldurduğum için şansımı zorlamıyorum.
Şimdi müsadenizle Paramparça izlemeye devam ediyorum, Hazal “Dilara Annneeemm” derken ekrana nişan alıcam ve vahşice öldürülmesi gerekenler listeme bir kaç yeni isim daha bulucam.
Siz haberleri ve belgeselleri izlemeye devam edin ben size dizileri arada anlatırım.
Bir Cevap Yazın