Ofislerimizden çıkarken durumun çok da farkında değildik belki de. Maaşlar yenice yatmıştı, COS %50 indirime girmişti. Keyifler kaçtı, eve dönerken indirimden bir kaç parça bir şey bakayım dedim, gelir – gider hesaplamalarım konusunda henüz kaygılı değildim. Bir süre işe gitmeyecek olmanın verdiği şaşkınlıkla erkek indirim reyonunda gezerken “2-3 hafta sonra hala bahar” düşüncesiyle, ofiste giyerim... Continue Reading →
Fabulous Life of Levent Dokuzer
2020 Yılbaşı gecesi dilekler dilendi, 20-20 karması denildi, hepimizin yaptığı gibi rejimlere, sporlara başlandı. The “sene” bu sene dedik. Koç burçlarını kariyerde kimse tutamıyor, 70 yıldır böyle bir açı olmadı, yaşayan koçlar daha önce hiç böyle bir sene görmediler. Aşkta da inanılmaz gelişmeler var, sürprizler bizi bekliyor. Hayatta en önemli şey tabii sağlık, ama gez... Continue Reading →
SIVRISINEK VE YAŞAM DÖNGÜSÜ
Sivrisinek, çift kanatlılar (Diptera) takımının Culicidae familyasından kan emici zararlı böceklerin ortak adıdır. Kan emmek için yaklaşırken vızıltılı sesleriyle kolayca tanınan, ince uzun bacaklı narin böceklerdir. Bir sivrisineği tanımlamak için NARİN kelimesini kullanmak dahi sinir bozucu. Gerçi terlik veya gazete ile duvara vurduğumuzda ortaya çıkan manzara oldukça narin olduklarını da gösteriyor bir yandan. Geceleri sivrisinekler... Continue Reading →
TOMURCUK BİR GÜL GİBİYİM
Sağlık karneme ve özel sigortamın kayıt bölümüne SEBEBİ BELİRSİZ hastalıklar eklemeye hızla devam ediyordum. Provizyon vermek için bekleyen görevli her seferinde beni kapsam dışı bırakmaya çalışsa da asla bir önceki hastalığımı tekrarlamıyor, her seferinde %100 kapsam içinde kalacak yeni bir illet buluyordum. Fibromiyalji, üretra darlığı, migren gibi tıp dünyasının gri alanları olarak belirlenen serime son... Continue Reading →
BARDAĞI TAŞIRAN SON DAMLA OLMAK
Hayat hepimiz için çok acımasız ve kocaman bir hayal kırıklığı ve hepimiz çok yalnız ve çok mutsuzuz. İnsanoğlu çok sinirli ve bu yüzden eti yenmez. Öncelikle herkes bunu bir kabul etsin ve derin bir nefes alsın. Genel bir sağlık problemimiz yoksa sabah kalktığımızda genellikle günümüzün nasıl geçeceği konusunda hayat sürprizlerle dolu, yılın çok az günü... Continue Reading →
Pire için yorgan yakmak
Her şey Yosma orospusu yüzünden oldu. O sevimli kediyi gördüğüm anda, tüm evlere girip çıktığını, günün her saati haftalardır açmış taklidi yapıp herkese sürtüne sürtüne mama topladığını görüğüm anda o 10 kiloluk kedinin adını içimden gelen bir dürtüyle Yosma koymuştum zaten. Kapıyı açtığınız anda eve fışkırıyor, tekrar sokağa atılmamak için evin en güzel halılarının üstünde,... Continue Reading →
Dizilere Hayat Yerlestirmesi
Hiç durmadan dizi izleyerek koca bir kışı geçirdim. Zaten bombok bir kıştı baştan sona. Tek kaçış noktamız evlere kapanmaktı, eve sağa salim varabildiğimize şükrederek. Şansımıza da o kadar çok dizi vardı ki. Ardı ardına açılan portallar, “şıırrrak!” diye serdiler önümüze, sezon sezon en sevdiğimiz ve hiç bilmediğimiz, keşfe açık yabancı dizilerin tüm bölümlerini. İşimiz ve... Continue Reading →
Havalardandır…
Tarih 18 Haziran. Yazı yazmaya çalışırken arkada çalsın diye Spotify’ımdan Summer Vibes yerine Rainy Days playlist’ini seçtim. Dışarıda deli gibi yağmur yağıyor, bense evde tam bir kış akşamı aktivitesi olan depresif festival filmleri izliyorum peş peşe. Yazın neredeyse ortasında olduğumuzu unutmayayım diye de Yaşar Usta’dan karışık dondurma siparişi veriyorum. Siparişi vermemin sebebi aslında tam olarak... Continue Reading →
Arkadaşımın Aşkısın
Oldukça geniş bir arkadaş çevrem var. Ve neredeyse tamamı bekar. İnsanın arkadaşının olması önemli. Dost daha da önemli ama arkadaş bol olsun, çevrede adam olsun. Hepsiyle de görüştüm. İlk okuldan başlayarak girdiğim tüm ortamlarda arkadaş edindim. Hiç biriyle iletişimi kopartmadım. Koy cebe lazım olur. İki kahve içecek adam olsun. En son geçenlerde hastalandığımda evde dinlenme... Continue Reading →
33
Yukarıda gördüğünüz bebek benim. Yukarıda gördüğünüz adamın içinden (babam) yukarıda gördüğünüz kadının içine (annem) geçerek bir müddet bekleyip 33 sene önce dünyaya geldim. 3.5 kilo, 50 cm kadardım. Her bebek kadar ben de şeker bir bebektim. Doğar doğmaz bebek sarılığı gibi bir hastalık geçirdim ve bence sehir efsanesi olan bir takım ışın tedavileri gördüğüm için... Continue Reading →