SIVRISINEK VE YAŞAM DÖNGÜSÜ

Sivrisinek, çift kanatlılar (Diptera) takımının Culicidae familyasından kan emici zararlı böceklerin ortak adıdır. Kan emmek için yaklaşırken vızıltılı sesleriyle kolayca tanınan, ince uzun bacaklı narin böceklerdir. Bir sivrisineği tanımlamak için NARİN kelimesini kullanmak dahi sinir bozucu. Gerçi terlik veya gazete ile duvara vurduğumuzda ortaya çıkan manzara oldukça narin olduklarını da gösteriyor bir yandan.

Geceleri sivrisinekler çoğu zaman görülemezler ve yalnızca tipik vızıltılarıyla kendilerini belli ederler. Henüz uyuyamamış insanları kısa süreli rahatsız eden bu vızıltılar, sivrisineklerde yaşamın devamı için önemlidir. Erkeğin kafasından çıkan 2 tane küçük ve tüylü duyargada bulunan çok sayıda duyu hücresinden meydana gelmiş Johnston organı, ses dalgalarının titreşimlerini alır ve ayırt eder. Ekim ayına gelmişken henüz uyumamış bir insan olarak ben, yatağımda kitap okurken, odamda uçan sineğin Johnston organının kendi hayatı için gerekliliği ise zerre kadar umrumda değildi. Evin bütün cam ve kapılarında tel vardı ve yaz boyunca bir kere dahi sinekle karşılaşmamıştım. Sabah spora gitmek için 07:15’de kalkmayı planlayan bendeniz için 01:00’de yatakta olmak, benim biyolojik saatim için en az sineğin Johnston organı kadar hayatiydi.  Tam bir saat yatakta döndüm, kafama pikeyi çektim, ışığı açıp sineği öldürmeye çalıştım ama olmadı. Sanırım sezon sonu olmasından kaynaklı, son vuruşlarını yapmaya çabalayan sinek inanılmaz yüksek ve tiz bir sesle vızıldıyordu ve şimdiden 3 yerimden ısırmıştı. Normalde uçan tüm canlıları avlayan Yoda ve Soda ise hiç oralı olmuyorlardı.

Johnston organı, eşeylerin bulunmasında çok önemlidir. Dişinin çıkardığı titreşimler belli bir rakamdan sonra (100-8000 titreşim/saniye) erkeklerde çiftleşme isteği yaratır. Erkeklerin sürü oluşturduğu evrelerde bu vızıltılar en üst seviyeye çıkar. Ama bu odamdaki dişi sivrisineğin vızıltısı bende asla çiftleşme isteği yaratmıyordu. Evet, bir yakalasam çok fena sikecektim o sivrisineği ama sebebi asla çıkardığı vızıltının beni tahrik etmesi değildi.

Ergin dişi ve erkeklerin besini bitki ve meyve sularından aldıkları şeker ve proteinden oluşur. Dişiler, yumurta yapabilmek için kan emmek zorundadır. Laboratuvar ortamında bitkisel besinlerle uzun süre yaşatılabilirler fakat yumurta elde edilemez. Familya türlerinin hepsi kan emmez; tamamen bitkisel beslenenler de vardır. Ama belli ki benim odamdaki dişi sivrisinek yeteri kadar gelişmiş bir vegan değildi. Kana susamıştı ve asla pes etmiyordu. Yumurta yapmak, o yumurtalarını durgun veya debisi az bir gölete bırakmak ve doğaya katkıda bulunmak istiyordu. Odadaki sehpanın üzerine meyve suyu bırakmamın bir anlamı olmayacağını düşünüp bir sigara yaktım. O kadar sinirliydim ki…

Ben sabahları spora gitmek için akşam erken yatıyordum, beslenmemi ona göre ayarlamaya uğraşıyordum her ne kadar uğraşlarım çoğu zaman makarna yemekle sonuçlansa da, hayatımı bir düzene sokmaya ve planlı yasamaya çabalıyordum. Tüm bunları planlarken kızışmıs bir sivrisinek kan emip yumurtalarını bırakacak diye onca ev arasında benim evimin telli camlarından içeri girmiş ve planlarımı alt üst ediyordu. Sabah uykumu alamamış, sinirli, spora gidememiş ve şişko bir şekilde işe gitmem benle çalışan iş arkadaşlarımı ve  3rd partilerimi bile etkileyebilirdi. Kusura bakmayın dün akşam Johnston organı fazlaca gelişmiş azgın bir sivrisinek odamda beni tahrik etmeye çalışıyordu o yüzden uykumu alamadım ve biraz sinirliyim…

Giyinip sokağa çıktım. En yakın açık bakkala gidip bir Şeltoks alıp dönersem bence 20 dakika içinde tekrar uyuyabilirdim. Evet spora gidemezdim belki ama en azından 3rd partilerimle aram açılmazdı.

İlk girdiğim bakkalda sinek ilacı yoktu, neyse ki Cihangir’de gece açık olan çok tekel var, elbet bir tanesinde bulurum. 2. Girdiğim ve tanıdığım bakkalda da olmadığını öğrendiğimde, tanışıklığımıza dayanarak evde yaşadığım ve muhtemelen kimsenin ilgisini çekmeyen hikayemi anlatıp kendimi öldüreceğimi söyledim. Sinek ilacı bulamazsam intihar edicem diyerek ve cevabını beklemeden bakkaldan çıktım. Sinirlerim bozuk bir şekilde neredeyse Taksim Meydanı’na kadar tüm açık bakkalları gezdim, bazı açık olduğunu düşündüğüm bakkalların kapandığını görünce de iyice sinirlendim. Saat daha 02:30? İşallah sizinde odanızda sinek vardır.

Son girdiğim bakkala sheltoks var mı diye sorduğumda “Ekim ayı olmuş, sinek mi kalır artık bu havada” dedi bana.

Bir kaç nanosaniye içerisinde içinde EKİM ayı geçen tüm küfürlü atasözlerini düşündüm ama hiç biri bu duruma uymuyordu. Sizce sinek olmasa neden sheltoks sorayım? Vokta şeltoks limon yapacak halim yok herhalde evde dedim (Gerçekten dedim) ve ne kimse güldü ne kimse sinirlendi. Keşke “Gelirse Ekime gelmezse…..” kalıbını kullanabileceğim bir durum olsaydı bu durum.

Bu durumdan mütevekkil, götüme baka baka eve döndüm. Odaya girdiğimde sivrisineğin kocaman olmuş ve avaz avaz bağırıyor olduğunu tahmin ediyordum. Bir müddet daha bir elimde terlik kendisini arasam da bulamadım. Saat 03:00 sularında 2 tane uyku ilacı alıp yenilgiyi kabul ettim. Bir süre vızıltı ve bir kaç ısırıktan sonra kısa bir süre uyuyakaldım ve sabah alarmı duydum. Gerçekten uyanmaya hiç hazır değildim. Ben sürüne sürüne yataktan çıkarken, Yoda ve Soda hiç bir sorumlulukları olmadığı için 16 saat kadar daha uyumaya devam ettiler.

Sivrisinekler kan taşıdıkları için hastalık bulaştırma riskleri vardır. Örneğin sarıhumma, fil hastalığı ya da sıtma gibi parazit hastalıklarını taşıyabilirler. AIDS’e sebep olan HIV ise bu canlılarda gelişme ortamı bulamaz. Virüsler sivrisinekler tarafından taşınmaz. En azından AIDS olmadığımı biliyordum, sıtma ve sarıhumma hastalıklarından da ölmem diye düşünüyordum. Ama uykusuzluktan ölmek üzereydim.

Kanımı emip yumurtalarını üreten sinek evin içerisinde muhtemelen durgun bir su bulamadığı ve lavralarını bırakamadığı için bence yumurtaları götünde patlamıştı. Yaşam döngüsünü tamamlayamayan sinek tahminimce bir noktada vızıldaya vızıldaya öldü ve ya salondaki 100 yıllık rabıta parkelerimin arasında ebedi istirahatine geçti ya da Yoda ve Soda’nın anlık bir hareketiyle dışkıya dönüşeceği farklı bir döngünün içine girdi.

Bu döngüyse, her ne kadar ilginç olmasa da beni tekrar yaz yazmaya itti. Belki de sineğin Johnston organı ve çıkardığı vızıltı farklı bi anlamda beynimde bir yerleri tahrik etmişti. Sivrisineğin hayattaki amacı senede belli bir mebla para ödeyip domain’ini tuttuğum ama uzun süredir hiç yazı yazmadıgım blogumun aktif olması ile alakalı olabilir miydi?

Odanızdaki sineği öldürürken tüm bunları bi düşünün, ama sonunda yine de gebertin pezevenkleri!

 

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Twitter resmi

Twitter hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.

WordPress.com ile Oluşturulan Web Sitesi.

Yukarı ↑

%d blogcu bunu beğendi: