Ergenlik dönemimde çok ukala olmam dışında kimseye büyük bir kriz yaşatmadım. Arkadaşlarım benden yaşça büyük oldugu için biraz erken sigraya başladım. Çokça içki içtim, ve dört gözle beklenen Seçkin Sitesi yaz tatillerinde biraz ahlak sınırlarını zorladım. Ama yine de her zaman aklı başında bir çocuktum. Yaptıgım şeyleri “hayata isyan” başlığı altında hiç bir zaman yapmadım. Ergenliğim geçince de ukalalık olsun, içki sıgara olsun tüm kötü huylarım mazide kaldı zaten bildiğiniz gibi J
O dönemlerde Ataköy’de 16. Kattan “I don’t belong here” şarkı sözlerini duvara yazmak suretiyle intahar eden talihsiz yaşıtlarımızın satanist ilan edilmesiyle birlikte ve Reha Muhtarın “Çocuklarınıza dikkat edin, üzerlerinde zincir, yıldız, kuru kafa gibi amblemler tasayan esyaları varsa kesin satanisttirler” açıklamasının uzerine ben de “satanist”liğin ucundan dönmüş olsamda bir kedi kesmişliğim, bir avuç içimde sigara söndürmüşlüğüm yoktu. Haa bir keresinde toplu saçlarımızı kazıtma eğlemine giriştik ve bu ailelerimiz tarafından kitlesel bir hareket olarak algılanıp tramvatik sonuçlar doğurmuştu belki ama bence hala çok sorunsuz bir ergenlikti.
O zamanlar (ve hala) ergenlik dönemi dahil tüm hayatı boyunca en alternatif arkadaşımız, en şahsına munhasır kişilik, traş makinasından bir dövme makinası icad etmiş, pilot kalem mürekkebiyle de, önce silgilere, sonra kendi ayağının topuğuna en son olarak ta kendi vucuduna çok basarılı denemeler yapmıstı. O zamanlar daha yer kabugu soğumamış ve her iki kişiden biri vucuduna dövme yaptırmamıştı. O yüzden benim için çok ilgi çekiciydi bu dövme mevzu. Vucudumda ömür boyu tasıyacağım bir resmin ise bir çok kişinin aksine hiç bir derin anlamı olması gerekmiyordu. 15 yaşımda, sanırım bir Şubat tatilinde İzmir’e kuzenim Ceren’ın (resimde gördüğünüz dünya tatlısı Luca’nın annesinin) evine gittiğimde, bavullarımı bıraktıgım gibi gece bu sahsına munhasır arkadaşın evine gitmiş ve buldugum ilk dövme resmini sol bacağımın alt dıs bölümüne dövdürmüştüm. 2.5 saat süren bu operasyonda canım hiç yanmamış, sonuçta ise ortaya bence bir sanat eseri çıkmıştı. Aynı senenin sonunda Seçkin Sitesi sakinlerinini %90’ında bir dövme vardı.
Ertesi sabah annem arayıp “Eee naaptın bakalım” diye sordugunda; Napiyim anne, arkadaşlarla buluştuk, sinemaya gittik, dısarda yemek yedik, dövme yaptırdım, alışveriş yaptık..şeklinde bu olayı günlük rutinlerin arasına sokmaya çalışsamda, yememiş, ve işin ucu belkide Ceren’in bile başına patlayacak büyük bir olaya dönüşmüştü.
Ama anne küçücük vallahi diye kandırmaya çalıştıgım yaklaşık 16 cm boyutundaki dövmem izmir- istanbul otobüsü dönüşünde Küçükyalı Ulusoy tesislerinde otobüsten daha iner inmez bacağım sonuna kadar açılarak tüm gara ifşa edilmişti. Bir kaç gün içerisinde, dövme neyseki güzel oldugu için duruma alışılmış ve aile içinde de cool bir olaya dönerek eve gelen herkese “göster amcalara pipini” nin bir başka versiyonuna dönüşmüştü.
Zaman içerisinde dövme maceram koltuk altıma bir adet tribal soru işareti ve sırtıma gemide, Alaska’da bir filipinli tarafından yapılan ve kimsenin ne oldugunu anlayamadıgı, zaman zaman “Ağaç” zaman zaman “Deniz Anası”na benzetilen ama aslında mantar dövmesi olan çirkin bir karaltıyla son bulmuştu.
Dövme sevdam geçti mi, tabii ki hayır. Bence bu kadınların estetik hastalıgı gibi devam eden ve büyüyen bir his. Günün birinde tüm sırtımı dövme ile kaplatacağım kesin. Belimden dizime kadar inen ve kalçamı kaplayan bir motifte var kafamda….Kısmet, muhtemelen yaptırmam ama aklımın bir köşesinde var, belki bir sonraki Ceren’lere gidişimde yaptırıp kabağı yine onun başına patlatabilirim.
Gelgelelim düya tatlısı Luca’nın Levent abisini örnek aldıgı yolun başlangıcına. Resimlerde de gördüğünüz yer seçmi oldukça başarılı 2 motif,Luca’nın yazlık dövmeleri. Kendisi sırtındaki geçici dövme silinir belki diye gün boyu arkasına bile yaslanmadan oturmuş. Annesi ise daha önceden yasadıgı bu senaryodan dolayı bir dejavu yasamayacak kadar tecrübeli. Bana düşen görev ise Luca 15 yaşına geldiğinde kendisine en güzelinden gerçek bir dövme yaptırmak. İlk dövmesi benden hediye.
Luca bu gece benden kendisine iletilen bu güzel hediye haberi ile “ama nasıl olacak anlatsana” soruları ile annesini darlayarak uyumuş. Ailemizin en küçük alternatifinin ergenlik döneminde bakalım bizleri neler bekleyecek.
Bir Cevap Yazın