Berlin in Berlin

20-25 Ekim 2012

Bir çok şehir ve ülke gezme fırsatını erken yaşta yakalamış olan bendeniz, Berlin ve Londra’ya henüz ayak basmamış ve hep nasılsa giderim diye ertelemiştim. Londra için hala özel bir sebep bekliyorum o ayrı ama bu uzun tatili fırsat bilip millerimle bedava aldığım uçak biletimi ve hala bir kaç günü olan vizemi göz önünde bulundurarak, kimseyle plan yapma teferruatına girmeden atladığım gibi tek başıma 20 Ekim sabah 08:30 uçağıyla Tegel hava limanına indim.

Tegel hava alanından yaklaşık 7 dakikada bir kalkan TXL JetExpressBus sistemi ile 30 dakikalık bir yolculukla Alexanderplatz Meydanı’na ulaşmak çok kolay. Bileti otobüsün içinden alabilir ve 1 saat süre ile istediğiniz toplu taşıma aktarmasında kullanabilirsiniz. (2.40 €)

Alexanderplatz; Istanbul’un Taksim Meydan’ı olarak adlandırabileceğimiz turistik bir avrupa meydanı. Yolum bir daha oraya sadece dönüş hava alanı transferim için düştü ama eğer Weekend ve Cream Bar gibi mekanlara gidecekseniz uğramanız gerekiyor.

Öneriler üzerine kaldıgım ve çok beğendiğim Otel Mitte, Wienmeisterstrase’de tam metro çıkışında, Alexanderplatz’dan 1 metro istasyonu uzaklığında. Metro hatlarından U’yu kullanıyorsanız bilet almanıza gerek yok, çok talihsizseniz kontrole denk gelebilirsiniz ama orada yasayan arkadaşlarım senede 1 kere denk geldiklerini ve cezasının ise 40 € olduğunu söylediler ama ben için rahat etmediğim için %90 yolculuklarımda sorumlu bir Alman vatandaşı olarak metro biletimi aldım. Diğer bir taktik ise bir bilet alıp okutmamak ve kontrole denk gelirseniz turist ayağına yatmak. Vicdanınıza kalmış.

Berlin metrosu için çok kolay bir Berlin Subway free app indirmekte fayda var. Pratik oluyor. Ben baya kullandım.

Hotel Mitte sahipleri Türk bir aile, Almancı olarak adlandırabileceğimiz sınıfa göre oldukça Berlin yaşamına adapte olmuş çok sevimli insanlar. Her konuda yardımcı oluyorlar ve otellerinde Türklerin kalmasından çok memnunlar.

Booking.com’da tek kişilik odayı 75 € civarı bir fiyata kiralayabilirsiniz. Mitte bölgesi için ve otelin konumunu da göz önünde bulundurursanız oldukça makul bir fiyat. (http://www.booking.com/hotel/de/mitte-berlin.en.html)

Otelin altındaki Ade Bar günün her saate hareketli, insanların bir yerden bir yere giderken mola verip atıştırdıkları ve bir şeyler içtikleri bir bar, akşamları da hafta içi dahil mutlaka birileri oluyor. Mp3 listeleri de hiç fena değil.

Uzun uzun mekan tavsiyesi yazmayacağım, bence herkes kendi keşfini yaşamalı ama bir kaç highlight belirtmekte fayda var.

Herhalde hepiniz Berlin Duvarı, Checkpoint Charlie, Brandenburger Tor, Müzeler Adası gibi yerlere bir uğrarsınız diye üstünde durmuyorum, ama Berlin Duvarından Kaçış Müzesini atlamayın, oldukça şaşırtıcı (Checkpoint Charie’de kendisi – Koch Strase)

Sadece Pazar günleri kurulan Bit Pazarı’nı gezmek çok keyifli, Istanbul’da hiç alışık olmadıgımız çeşitlilik ve büyükte bir bit pazarı, saatlerce, rahat rahat yarım gününzü feda etmek isteyeceğiniz bir alan. Alışverişten yorulanlar için food cornerlar, cafe-barlar ve canlı müzik bile var. Alışveriş enerjinizi mutlaka buraya ayırın. Pazarın kuruldugu alan Bernauer Strase’de aynı isimli metro istasyonundan kolayca yürüyebilirsiniz.

Zengi Kahvaltı kültürümüzün yanına hiç bir şekilde yaklaşamayan Avrupe ülkelerinde uzun uzadıya kahvaltı edecek mekan genellikle bulamam ama bu duruma oldukça yaklaşan ve herkesin tavsiye listesine yer alan Anna Blume’a ben de gittim ve oldukça memnun kaldım. Benim gibi tek değilde bir arkadaşınızla beraberseniz Anna Blume Special Breakfast mutlaka deneyin, ben yan masalardan gördüğüm kadarıyla söylüyorum. Oldukça göz doyurucu.

Keza Anna Blume’un yer aldığı sokak olurda bir gün Berlin’e yerleşirsem kesinlikle yasamak istediğim yer. Kollwitzstase ve civarı baştan aşağı yürüyüp mağazaları didik didik etmeniz gereken bir yer. Sonrasında da Godot isimli mekanı bulun ve biraz orda oturun, zaten görünce biraz orda oturmak isteyeceksiniz.

Tek tatile çıkanların uğrak noktası, Oberholz aslında bir internet cafe, ama ilk duyduğumda benim kafamda bizdeki internet cafeler gibi bir manzara canlanmıştı. Tabii ki öyle değil. Herkesin içkisini yudumlarken birbiriyle tanışım muhabbet ettiği, instagram, facebook gibi bilimum sosyal mecralara fotograflarını yüklediği, free wireless’ı olan çok tatlı bir mekan. Berlin’de geçirdiğim her gün bir kere mutlaka uğradım, otele de pek yakındı zaten.

Bir çok kimsenin gitmediğine emin olduğum Kottbusser Tor, son derece lokal, Türklerin de çoğunlukta yaşadığı biraz leş olmakla birlikte tatlı bir mahalle, uzun süredir Berlin’de yaşayan yeni arkadaşım Muli olmasaydı ben de muhtemelen uğramazdım, ama bir akşam biraz da lokal barlarda takılayım derseniz Kottbusser Tor’a U metro ile giderek pasajların içine dalın ve gözünüze kestirdiğiniz kalabalık bir bara girin derim. Baya keyifli bir geceydi.

Benim liste başımda bulunan yerlerden bir tanesi; Kunsthaus Tacheles. Oranienburger’in sonunda bulunan bu garip küçük sanat köyünde bir çok Türk sanatçıda “yaşıyor” sanırım biraz oralarda sokakta falan yaşıyolar çünkü:) Anti-mainstream, Punk  hala orada yaşıyor. Grafitileri incelemek içn biraz vakit ayırın, fotoğrafını çekip geçmeyin hemen. Kunsthaus’dan çıktıktan sonra da hemen köşede ki falafelci oldukça ideal bir öğle yemeği mekanı olabilir. (Dada Falafel – Linien Strase – 132)

Istanbul’dan sonra en çok Türk’ün yaşadığı şehir olan Berlin’in Türk mahallesi Kreuzberg günün 24 saati hareketli (evet günün değişik saatlerinde geçtim oralardan:) ) İnsan biraz şaşırmıyor değil içkisiz aile salonu görünce Berlin’in göbeğinde. Kahvaltı için Milch & Zucker (Oranien Strase, 37) öğle yemeği içinse Bateau ideal (Oranien Strase, 18)

Herkesin öve öve bitiremediği, oralara taşındığı yeni hip mahalle olanNeukolln’u ben pek anlamadım açıkçası. O kadar türbanlı kara çarşaflı dini bütün insanlar istanbulda ancak Fatih’te falan var. Sokaklar, caddeler, parklar güzel ama yasadığım yerde o kadar farklı bir kültür görmek ister miyim bilemedim. Avrupa’da olunca mı cool ? Evet OK 5 sene sonra falan belki süper tatlı bi bölge olur, ben henüz yeteri kadar keşfedemedim .

Gece çıkma işine gelince, tabii bir kaç bara uğradım ama Berghain Panaroma’dan sonra bahsetmeye değmez.

Berlin’e gideceğimi söyledikten sonra herkesin tek tavsiyes olan Berghain bana kapıdan giremezsen bacadan gir ama GİR diye tavsiye edilmişti. Cumartesi hoşafı çıkan bendeniz ise üzülerek odama dönüş uyumuştum. Facebooktan gelen bir mesaj ile Pazar sabahı after party ile devam ediyor bari ona uğrayayım dedim. Sevgili Lonely Planet Berlin kitabımda ise “Güzel havalarda terasında çok keyifli bira içebilirsiniz” yazıyordu. Ben de o sevimlilikte taksiye bindim, Berghain’a gideceğim dedim. 5 Gün boyunca denk geldiğim tek alman şöför bana ters bir bakış attıktan sonra yola koyulduk….Avrupa’nın en alternatif underground geceklübüne doğru, gündüz 13:30’da güneş tepemizde iken.

Mekan kapısında beni karşılayan ızbandutlar önce bir yol vermemek isteseler de çok dayanamadılar ve bana yolu gösterdiler. Güzel bir gündü ve terasta keyifle bira içebilecektim…

Zifiri karanlık hangara girdiğimde duvarların kenarından yukarı çıkan metal merdiven düzeneğini görmüş ama nerden oraya çıkacağımı karanlıktan dolayı anlayamamıştım. bende azıcık dısardan sızan ışıgın elverdiğinde gördüğüm insan grubuna doğru yürüdüm…ve o gece gördüğüm ilk toplu sex seansıyla karşılastım. Henüz mekan içinde cruising alanları, darkroomlar, sex kabinleri (aslında bildiğin tuvalet), ve ulu orta dans eden çırılçıplak insanlar oldugunu bilmiyor, keyifli terası arıyordum. Kaşıma çıkan ise Panaroma’nın girişindeki devasa GÖT DELİĞİ resmi oldu, duvarda asılıydı ve Lonely Planet bile ondan bahsediyordu.

Evet Berghain her baba yiğidin ölee rahat rahat girebileceği ve eğlenebileceği bir makan olmayabilir, herkes içeride göreceği şeyleri kaldıramayabilir. Ben kaldırdım. Tam 14 saat süreyle hem de

Pazar 13:30 da girdiğim mekandan pazartesi 03:30 da çıktım. Cumartesiden başlayıp Pazartesi sabahına kadar hiç durmadan devam eden partinin sadece 14 saatlik küçük bir kısmına tanık olmustum. Kanıma Berlin teknosu ve Berlin underground gece hayatı işlemiş olarak çıktım. Bir daha gittiğim hiç bir parti beni kesmeyecek, gördüğüm hiç birşey beni şaşırtmayacaktı… NO PHOTOS AVAILABLE, PRIVACY. (sonraki gün Berlin sokaklarında gördüğüm Golden Shower ve Muslim Gay Sex Party afişlerine de baya şaşırdım gerçi)

Evet sanırım Berlin’de yapılması gereken bir çok seyi 6 gün içinde yaptım, mutlu bir şekilde Kuşadası’na geçerek tatilime devam ettim, biraz dinlenmem de gerkiyordu:)

Ama artık bendeniz İstanbul-Berlin ucuz uçak bileti fırsatı kovalar bir gencim.

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.

WordPress.com ile Oluşturulan Web Sitesi.

Yukarı ↑

%d blogcu bunu beğendi: