TV reklamlarını izlerken rastladım bir tanesine. Hani rimel süren kadının gözünden kan akıyor adam da vay efendim dişiniz kanasa gitmezsiniz hadi sıkıyosa gözünüz kanadığında da doktora gitmeyin de görelim diyordu. Benim de işte tam o esnada diş etlerim kanıyordu. Adam haklı beyler dedim. Tam 31 senedir dişçiye gitmiyordum.
Başka hastalıklarım vardı, okuyanlar bilirler, ürologla işim gücüm benim. Öncesinde de arerjik astım bronşit. Dişçiye vakit mi kaldı. Bir keresinde Portekiz’e yerleştiğim 2. hafta 20 yaş dişimi çektirmiştim, bir diğerinde ise “Daha önce hangi bölgede diş çektirdiniz” sorusuna “Portekiz” diye cevap vermiştim. Kadın sol üst mü sağ altmı öğrenmeye çalışırken aldıgı “PORTEKİZ” cevabı karşısında o kadar çok gülmüştü ki utancımdan bir daha da dişçiye gidemedim.
Ben de biliyordum damağımda diş oldugunu elbet. Küçük ağzımda yer bulamayan köpek dişim damağımda önce uzun bir süre gömük kalmış sonrasında ise baş vermişti. Zaten küçük olan ağzım bu dişin çıkması ve büyümesi ile hacimce de küçülmüş, tüm dişlerim ise 45 derece kadar yamulmuştu. Neyse dedim. Dişlerim konusurken çok ön planda değil nasıl olsa, hem ne kadar yamulabilirlerki. O KADAR ÇOK YAMULDULAR Kİ
Ve o damağımdaki dişin büyümesi hiç durmadı. Bence artık Çin Seddi ve Mısır Piramidleri’nden sonra uzaydan görünen 3. şey benim damağımdaki dişti (Eğer ağızım açıksa tabii ki)
Bir sürü sorun yaratmaya başladı;
Konuşmamı etkiledi, sesim tıslamaya başladı, o kadar uzun süre tısladımki artık konustugumda sadece tıssssss sesi çıkıyordu bence
Dilimle hiç durmadan dişimin oldugu bölge ile oynamaya başladım. Dilimin yara oldugunu hatırlarım. Dışarıdan bakan bir kişi içinse sürekli dişimi temizliyormusum gibi bir hareket yapıyormusum izlenimi yarattım, tikli gibi.
Yaş ilerledikçe bence cinsel hayatımı bile etkiledi. French kiss esnasında kaç leşim var o konulara hiç girmeyeceğim.
Damağımdaki diş o kadar büyüktü ki beyin tomografimi çektirdiğimde dahi doktor dişlerinizde sorun var diyordu. Hatta bence saçlarımın dökülmesinde, sinüslerimin dolmasında, gıdımın cıkmasında dahi damağımdaki dişin dolaylı yoldan etkisi vardı. Baş ağrımdan bahsetmiyorum bile.
İnsanın damağındaki dişin kökü nasıl olurda sol sinüs kanalının içine girerdi.
Yerini sevmiş abisi, sulak yerde büyümüş.
İşte tüm bu sebeplerden dolayı o dişi çektirmeye çok korkuyordum. Bence o diş belkide benim ugurum, alameti farikam, beynime doğru uzanan totemimdi.
O dişi çektirmeye korkuyordum çünkü bence o dişi çekmek için öncelikle çenemi söküp masaya koymaları, alttan 2 cerrahın girip abana abana dişimi çekmeleri gerekiyordu ve yine kesin bu çekim esnasında damağım düşecek ve sol burun deliğim ile sinüs kanallarım yırtılacak ve ortaya çok istenmeyen görüntüler çıkacaktı. Benimki kadar küçük bir ağızın içine girip damağımdaki dişi başka nasıl çekebilirlerdi ki?
Erteledikçe erteledim, erteledikçe erteledim ve gün geldi çattı. Söylemesi ayıp tek bir çürüğü olmayan bendenizin günün birinde diş etleri kanamaya başladı. Ama ne kanamak. Her hastalığım anormal oldugu için diş etlerimde de arzular şelale.
Toplantıya giriyorum tam konusucam tam Yeşil Dev diyicem dudaklarımdan kanlar süzülüyor, ayıp olmasın toplantıdayım diyorum kan içmekten miğdem bulanıyor…Neyse daha iğrençleşmiyim gittim dişçiye. Diş etlerim iltahaplanmış ve diş taşlarımın temizlenmesi gerekiyormuş. Hadi dedim temizleyin lanet olsun.
Senmisin temizleten. Tamam temizlik imandan gelir ve tamam gerçekten tertemiz oldular ama 31 yıldır dişleriyle sorun yaşamayan bendeniz bu diş temizliği sonrasında dişçiden çıkamaz oldum.
Bence bu temizlik esnasında gömülü 20’lik dişlerim feryat etti. Heeeeeey biz de burdayız sesimizi duyan var mı??? 11 senedir burdayız bizi alan yok dercesine çığıran dişlerimin hepsi birden çıkmaya karar verdi. Kanayan diş etlerim yerini 10 kat fazla kanayan 20 yas dişlerine bıraktı. Ben de çareyi dişçiye gidip toplamda 4 çekilecek dişimi işaretletmekte buldum. Geçen ay Yoda’nın evlat acısı gibi koyan masraflarından yeni sıyrılmışken bu ay ise diş perisinin lanetiyle karşı karşıyaydım.
Bir cesaret çekin dedim. Çekin damağımdaki dişi, ilk onu çekin
Röntgenime 2 cerrah bakıyordu. SORUNLU dedi, ön dişlerini nasıl koruyacağız, ordan çekersek çenesi kopar burdan çekersek ön dişleri düşer beriye itersek kulak zarı delinir, öteye kakarsak idrar yolları tıkanır.
Kendimi diş çektirmeye gelmişken ameliyathanede buldum. Oda sıcaklığı 12 dereceydi, kafamda bone, üzerimde önlük, ayağımda galoşlar hiç aşina olmadıgım dişçi koltugunda 180 derece açıyla yatıyordum. 25 dakika süren operasyonda ağzıma testere, matkap, ingiliz anahtarı ve son olarak ise 2 kişinin kolu dirseğine kadar girdi. Mouth fisting denilen şey demek böyle bir şeydi demekki.
En az 20 senedir orada duran diş sonunda bağlarını koparıp çıktıgında hemşire kızın sesini duydum. “ohaaa hocam baksanıza çok büyük”
Hayatımda hiç bir organımın büyüklüğüne bu kadar sasırılmamıştı ve tek olansa benden koparılıp alınmıştı. Ağzım kanaya kanaya sanki kaçıracaklarmış gibi “Atmayın onu sakın, saklayacağım” diye bir yandan kan tükürüyor bir yandan da gerçekten damağımdan çıkan dişin büyüklüğüne inanamıyordum. Hayır onu geri takın desem girmez, öyle büyük. 2. Marmaray büyüklüğünde ağzımda açılan deliğin dikilmesi için dikiş makinası getiren dişçi işini bitirdikten sonra kafamı kaldırıp bir kez daha baktım.
Eğer dişimi çektirmeseydim zaten kısa bir süre sonra “FİL DİŞİ” klasmanında avlanabilirdim. Bence verilmiş sadakam varmış.
Dişçiden şaşkın bir vaziyette çıktım. Hava biraz esiyor, ağzımdaki delik cereyan yapıyordu.
Bir devir kapandı, bir delik açıldı. Senelerdir konu bulamadıkça “aaaa bakın siz benim damağımdaki dişi gördünüz mü” diye ağzımı kocaman açıp iğrençlik yaptıgım yegane konumda elimden alınmıştı böylece.
Bunun hatrına son bir kez madem….BAKIN DAMAĞIMDAN ÇIKAN KOCAMAN DİŞİ GÖRDÜNÜZ MÜ?
Portekize yarıldım yaa