Her şey Yosma orospusu yüzünden oldu.
O sevimli kediyi gördüğüm anda, tüm evlere girip çıktığını, günün her saati haftalardır açmış taklidi yapıp herkese sürtüne sürtüne mama topladığını görüğüm anda o 10 kiloluk kedinin adını içimden gelen bir dürtüyle Yosma koymuştum zaten. Kapıyı açtığınız anda eve fışkırıyor, tekrar sokağa atılmamak için evin en güzel halılarının üstünde, en tüylü koltukların yastığında edalı cilveli bir şekilde bir sağa bir sola dönüyor, göbeğini açıyor ve miyavlıyordu. Çok temiz bir kedi izlenimi vermek için hemen yalanmaya başlıyor, fazla kilolarına ragmen sağ arka bacağını 90 derece havaya kaldırıp ensesinin arkasına geçirebiliyordu. Salonunuzun ortasında Yasemin Evcim gibi gece jimnastiği yapan 10 kiloluk tatlı bir beyaz kediyi nasıl tekrar sokağa atabilirdiniz ki?
Oğullarımın akılları başlarından gitti tabi. Insan yaşıyla 21’lik genç yakışıklı iki adet ergen kedi, götüm götüm gütünü koklamak için yaklaştılar Yosma’ya. Yosma bir sağa attı bir sola attı kendini, sonra da birer pati darbesiyle uzaklaştırdı Yoda ve Soda’yı. Gösterip vermedi yosma.
Zaman geçtikçe eve girer çıkar oldu, hava soğuk diye kendisine daire kapımın önünde yuva bile yaptım. Soğuk kış günlerini sıcak bir yuvada uyuyarak geçiriyor, karnı acıktıgındaysa ben dahil toplamda 23 dairenin kapısını eş zamanlı kollayarak formundan hiç bir şey kaybetmiyordu.
Oğullarım günden güne birbirlerine düştüler, kendilerinden kim biler kaç yağ büyük bu karının götünü koklicaz diye bir hırlamalar bir tıslamalar… Yosma’nın umru değil, kavga dövüşün ortasında şpagat açıyor, ön patilerini çenesinin altında kavuşturarak genç erkeklerin kendisi için savaşmasını izliyordu.
Tam o esnada ilk kez gördüm Yosma’nın alnından sıçrayan bir adet pirenin hızla Soda’nın kalçasına doğru uçtuğunu. Ben karga tulumba Yosma’yı evden çıkartırken o parazit çoktan kasık biti gibi Soda’nın bacakları arasında kaybolmuştu bile.
Her şey Yosma orospusu yüzünden oldu. Yoda ve Soda’yı veterinere götürüp aşılarını yaptırdım ve pire damlası damlattım, bir tane de Yosma’ya aldım ama döndüğümde ortalarda yoktu. Tam 2 gün sonra bir gece eve geç saatte dönerken Roma Parkı’nın merdivenlerinden çıkarken gördüm onu. Bir sürü serseri erkek sokak kedisinin arasından süzülerek geçti. Koşup eve gidip damlasını alıp damlattım. Her zamanki gibi sırnaşıktı, eve girmek istedi ama bence biraz içkiliydi. Müsade etmedim. Oğullarımın artık Yosma’yı unutmaları gerekiyordu. Soda günlerdir camda ağlıyor ve balkona çıkmak istiyordu, bir yandan cama atlıyor bir yandan sinsi sinsi kaşınıyordu. Kedi dedim, kaşınırda miyavlarda. Tehlikenin farkında değildim.
Aradan haftalar geçti, Yoda sakinleşti ama henüz 8 aylıkken kısırlaştırılmış Soda ve derinlerde saklı angry inch’i bir türlü sakinleşmek bilmiyordu. O angry inch sayesinde kapıları ve camları açmayı öğrendi. Ara ara camdan gördüğü Yosma’ya ulaşmak için gerçek anlamda kapıların ve pencerelerin kolunu açıyor, balkona cıkıyor ve dev sarmaşıktan sokağa iniyordu. Yosma’yı evden, çocuklarımı iste sokaktan uzak tutabilmek adına evin tüm kapılarına ve camlarına bebek kilidi taktırdım. Bu Soda’yı daha da sinirlendirdi. Sinirden o kadar çok kaşınıyordu ki…
Yine bir sabah, sabaha karşı 05:00’te cinnet geçirdi Soda. Kendini yerden yere atıyor, kapının kolunu zorluyordu. Cama zıplıyor, kola asılıp kalıyor ve bağırıyordu. Nerdeyse babaya el kaldıracak. Kalktım, yatak odasının ışığını açtım, geberticem. O anda gördüm tam da alnındaki siyah noktayı. Elimle almaya çalışırken derinlere kaçtı ve gözden kayboldu. Baba yüreği dayanmıyor tabii. Pamuk gibi bembeyaz kedimin üzerinde kara bir leke. Pireli kedilerimle sarıldık uyuduk o gece.
Kurunun yanında yaş da yanar. Sabah ilk iş hem Yoda hem Soda traşa götürüldü ve ilaçlı suyla yıkandılar. Yakışıklı oğullarım bir kart kedi uğruna sfenks kedilerine dönmüş halde eve gelip birbirlerine tıslıyorlardı. Bense hem tüylerden hem pirelerden kurtulmuş olmanın rahatlıgıyla bir yaz geçireceğimi dşünüyordum…Bu hayallerim 2 gün sonra Yoda’yı kucağıma alıp severken sakalıma sıçrayan başka bir pireyi görmenin paniğiyle suya düştü. Hiç size doğru sıçrayan bir pirenin yüzünü gördünüz mü? Ben gördüm. Gerçek anlamda Yoda’nın kafasından benim sakallarıma doğru zıpladıgı nanosaniyelik süreçte o pirenin dişlerini bile gördüğüme eminim.
Sakalımdaki pireyi yakalayıp öldürdükten sonra kaşıntı psikolojik olarak bende de başladı. Her daim kaşınıyordum ve hiç durmadan Soda’nın üzerinde pire arıyordum. Yoda’nın üzerinde pire bulmak veya görmek tahmin edebileceğiniz gibi imkansızdı.
İşte o akşam başladım Yoda ve Soda’yı sirkeli suyla yıkayıp taramaya. Soda sirkeyi dahi mama sandığı için hemen yalanmaya başlıyor, Yoda’ysa çılgınlarca kaçıyor bağırıyor ve ağlıyordu. Annem ben küçükken ilk okulda bitlendiğimde kafa derimi yüze yüze sirkeli suyla tarardı saçlarımı. O kadar sert tarardı ki bence o yüzden de kel kalmış olabilirim. Tarih tekerrür edermiş. Kel oğullarımın derilerini yüze yüze taradım pireleri ayıklamak için.
Kedilerin üzerinden kaçan pireler zaman zaman bacağımı ısırıyor, Yoda ve Soda üzerlerindeki sirkeleri öğüre öğüre yalayıp kuruduktan sonra da tekrar doğal habitatlarındaki yerlerini alıyorlardı. Bu süreçte Yoda ve Soda’ya tam 3 kere pire damlası damlattım ve pire tasması taktım.
Cumartesi akşam üstü eve geldim. Gece uyuyamamıştım ve sabah erken kalkıp Portekizce sınavıma gitmiştim. Tek hayalim eve gelip bir kahve içip biraz daha uyumaktı. Beyaz laptopımı açıp internette gezinerek kahvemi içerken Soda kahveme patisini sokup bir damla kahveyi laptopın ekranına sıçrattı. Patisini sallarken aynı zamanda bir adette siyah pire laptopın klavyesine sıçradı. Bu hareket kahvemden laptopa dökülen damla gibi bardağı tasıran son damlaydı. Ben net görmesem de evi pire basmıştı ve kediler ne kadar ilaçlı aşılı olsalarda bu pirelerden kurtulamıyorlardı.
Üstüme birşeyler geçirip sokağa çıktım. Apartmanın önünde çakmakla yaklaşsan patlayacak kadar içki içmiş bir adam oturuyordu ve sabit bir şekilde sokağa bakıyordu ama şu anda onla kavga edecek zamanım yoktu, yine de ters bir bakış atsam iyi olur diye düşünerek kafamı çevirdiğimde gördüm Yosma’yı. Adamın kucağında iki seksen uzanmış yalanıyordu, adamın umru değil, hissiz, sadece duruyor.
Elma sirkesi, pire damlası ve Chrysamed insektisit alarak eve döndüm, dönüş yolunda uzaktan gördüm Yosma’yı. Roma Parkı’nda 3 adet sarhoşun aralarında oturuyor ve kendini sevdiriyordu. Yosma’dan sadece pire değil bir sürü zührevi hastalık bile geçmiş olabilirdi oğullarıma. Pire sorununu çözünce Özel Sen Jorj Avusturya Hastanesi’ne ürologa da mı götürsem ya da eliza testi mi yaptırsam acaba diye düşündüm Yoda ve Soda’ya.
Önce evi sirekli sularla viledaladım sonra Chrysamed insektisit ile bütün evi ilaçladım, yıkadım, havalandırdım. Saatler sürdü. Soda ve Yoda’yı sirkeli suyla değil, bu sefer direk sirkeyle yıkadım. Yoda’yı yakalamam saatler sürdü.
Saat gece 03:00, çıt çıkmıyor, bir kahve koydum, yere çömeldim ve zıplayan canlı var mı diye dikkat kesildim. Asayiş berkemal. Artık yatabilirim. Yorgunum ve sirke kokuyorum.
Duş almak için banyoya girdiğimde kombiden garip bir ses geldiğini duydum. Havlu belimde mutfaga geldiğimde ben daha henüz kombiye ulaşamadan gölete dönen mutfakta ayaklarım ıslanmıştı. Kombinin altından su akıyordu ve su basıncı ibresi maximum seviyede sınırları zorluyordu.
İlk olarak aklımdan geçenler şu sekildeydi: Kombi patlayacak ve ben sokağa kadar uçucam, Roma Parkı sakinleri 3. kattan parka düşen ve patlama esnasında havlusu belinden düştüğü için çırılçıplak yerde yatan bir erkek bedeniyle karşılaşacaklar. Yosma gelip kucağıma yatıp yalanmaya başlayacak.
Saat sabah 04:00 olmuştu ve gerçekten kombinin su basıncını düşürecek bir kombi tamiratı bilgisine sahip değildim. Elektrik süpürgesi hortumunu kombinin altına bağlayıp diğer ucunu lavaboya sarkıtarak en azından evi su basmasını engelledim. Su basıncı 3.5 seviyesine düştüğünde de patlamayacağıma ikna olup biraz uyudum.
Sabah kalktıgımda 3.2 seviyesine düşen su basıncı hala kırmızı (tehlikeli) bölümdeydi. Sıcak suyu açıp bir deneme yaptıgım saniyedeyse tekrar 4 seviyesine yükselmişti. Önce kombi servisini aradım ama kombi seri numarası sorma levelında bir sürece soktukları için kapatım ve mahallemizin evlerinin direği Vedat ustayı aramaya karar verdim. Tornavidayla peteklerin musluklarını açıp su basıncını azaltmamı istedi ama evdeki hiç bir tornavida duruma uymuyordu, denediğim tüm kesici aletler ve bıçak kenarları da işlevsiz kalıyordu. Bu süreçte bir musluk, 3 bıçak 2 de tornavidayı pert ettikten sonra kan ter içinde kalmıştım.
Muhtemelen ev hala pireli, bense kombisi bozuk bir evde duş alamayacak sekilde kan ter içinde “Pazar keyfi” yapıyordum.
Bazen küçük planlar yaparsınız ya…Ben de bu Pazar için küçük planlar yapmıştım. 2 haftadır rejimdeyim, yeni yeni spora başladım. Bu Pazar sabahı içinse hayalim uyanıp spora gitmek ve sonrasındaysa söylemesi ayıp rejimi bozup evde mükellef bir Pazar kahvaltısı yapmaktı.
Dün gece 04:30’da yattıgım için sabah sporundan, sabah kombiyle ugraştıgım içinse sucuklu yumurtalı kahvaltımdan vazgeçmek durumunda kaldım. Evin her yeri alet çantasından saçılan tornavidalar, kırık bıçaklar, vileda sopaları ve kovaları ile doluydu.
Başaramadım Vedat usta dedim. Gel allah aşkına.
Kapıyı açtıgımda Vedat ustanın yanında Yosma vardı. Eve girmeye çalışıyordu.
Her şey Yosma orospusu yüzünden oldu. Pek tabii kombiye pire girmemişti ama bir an bunun da sorumlusunun Yosma olabileceğini düşündüm.
Vedat usta benim 6 saat uğraşarak bir arpa boyu yol alamadığım işleri 10 dakika’da hallederken Yoda ve Soda Vedat ustanın alet çantasını karıştırıyorlardı, Soda’nun sırtındaysa bir adet pire tüm ilaç ve sirek işlemlerine ragmen sinsi sinsi yürümeye devam ediyordu. Bembeyaz pamuk gibi kedimin sırtındaki toz büyüklüğünde simsiyah pire gözüme 3 metre öteden bir canavar gibi görünüyordu.
Hastalıkları tabii ki harici tutuyorum, en önemli şey sağlık ama günlük planlarımızı evin pirelenmesi ya da kombinin bozulması gibi beklenmedik saçma durumlar değiştirince gerçekten çok sinirleniyorum. Bir de 2 si birden aynı haftasonu olmasaydı keşke en azından.
Kombi işi kısmen çözülse de pirelerle mücadelem bir müddet devam edecek gibi duruyor. Ama şimdi müsadenizle kendime mükellef bir kahvaltı hazırlayacağım her ne kadar saat 16:30 olsa bile.
Kahvaltımı bitirdikten sonra pire için yorgan yakmayı düşünüyorum, şu anda çok kaşınıyorum ve yarın yeni başlayacak haftaya hiç hazırlıklı değilim.
Acaba Vedat usta ya da veteriner kliniği rapor yazabiliyor mu?
İyi pazarlar
PS: Yosma’yı ne çok seviğimi biliyorsunuz tabii değil mi?😊
okurken kaşındım