http://pulbiberdergi.com/2016/11/20/dev-diyet-serum-izotonik/
20 Kasım 20016
Yapacak bir şey bulamadığımda kendime saranlardanım ben.
Modum biraz düştü mü ya yeni bir spor salonuna yazılırım, ya bütün evi yıkıp baştan toplarım, ya eski kıyafetleri atar yenilerini alırım.
Saçlarımı kestiririm, dövme yaptırabilirim, kulağıma dördüncü deliği açtırabilirim. Yeni vitaminler ve ilaçlar alıp bir küre başlayabilirim. Aktara gidip içeriye girdiğim anda kendimi dinleyerek, sol başparmağım ağrıyor, ne iyi gelir “level”ında bahanelerle saçma sapan otlar alabilirim, rejime başlayabilirim.
Evet, rejime başlayabilirim.
Yine bu dönemlerden birinde, yani bugün, tüm enerjisizliğimin ve kasvetimin sebebinin doğru beslenmemek olduğuna karar verip kolları sıvadım. Çevremdekilerin yaptığı rejimler ve çevrimiçi araştırmalarım sonucunda kendim için en doğru rejimi bulacaktım.
Ya tamamen kırmızı eti kesip semi-vejetaryen olacaktım ya da zaten tavuğa düşkünlüğüm olmadığı için pesketaryen. Abanıp ete Dukan rejimi de yapabilirdim ya da Karatay. Belki işlenmiş gıdaları tamamen kesip pakete girmiş hiçbir besini yememeye de başlayabilirdim. Sıfır şeker diyeti yapabilirdim, sonuçta olayım tuzlularla. Belki de çok asil bir kan grubu olduğuna inandığım, damarlarımda akan Avrupalı kanı AB grubu kan diyeti yapabilirdim.
Ya da tüm bunları karıştırıp kendi kusursuz diyetimi yaratabilirdim.
Denedim. Sonuç, ilaçlar ve yan etkileri gibiydi. Bu diyetin gidişatı da bence otobüs yolculuğundan korktuğum için aldığım uyku ilacıyla aynı akıbeti paylaşacaktı.
Uzun süredir otobüs yolculuğu yapmıyordum. Hep uçak, hep uçak. En son, seneler önce otobüsle Kuşadası’na gitmiştim, zaten uzun süre oturunca dizlerim ağrıdı falan. Bildiğiniz yaşlandım. O yüzden hep uçak, hep uçak.
Keza ha deyip de Bozcaada’ya gitme fikri çıkınca ilk olarak Haliç’ten kalkan SeaBird’lere baktım ama denk getiremedim. Mecburen otobüsle yolculuk yapacak, üstelik Esenler Otogarı’na gidecektim. İstanbul’daki en korkunç yer. Korku filmi seti olarak inşa edilmiş Esenler Otogarı’nın modern mimarisinde araçla alt kattan girdiğiniz garip, mezbaha tarzı alanda servisimizi köpek kovaladıktan sonra otobüse ulaştım.
Uzun süre otobüsle gece yolculuğu yapmayınca âdet ve alışkanlıkları da unutmuşum haliyle. Özellikle de gece otobüste uyuyamadığımı ve çok korktuğumu. Ama bu fobim sanırım zamanla artmış ve neredeyse bir panik atağa dönüşmüştü.
Yan koltukta ablam fosur fosur her pozisyonda rahatça uyuyabilirken ben şoför beyin ayağı her frene yöneldiğinde emekli memur gibi kafamı koridora uzatıp ön camdan, %100 kaza yaptık, yoldan çıktık ve şarampole yuvarlanıp takla atacağız paniğiyle yolu kontrol ediyor, başka bir aracı solladığımızdaysa karşıdan gelen araçla kesin kafa kafaya çarpışacağımıza emin bir şekilde uçaktaki düşme anında yapılması gereken kafayı bacak arasına sokma pozisyonumu alarak topuklu ayakkabılarımı çıkartıyordum. Ancak onu biliyorum. O durumda adamlar ayakkabılarını çıkartıyorlar mıydı hatırlayamadım. Ben çıkartayım da ne olur ne olmaz.
7 saatlik otobüs yolculuğunun sonunda 4 saniye kadar uyuyan bendeniz, haliyle tatilimin ilk gününde pek bir lanet ve sevimsizdim. Dolayısıyla dönüş yolunu riske atamazdım. Eczaneye girdim ve derdimi yukarıdaki gibi olmasa da genel hatlarıyla anlattım. Bir de kimyasala dayanıklı olup, hıçkırsam ilaç içtiğimi. Pasiflora kesmez beni, dedim özetle.
Havalara giren eczacı uzun bir süre arkada kimyager gibi düşünceli, bir doktor gibi kararlı, bana nasıl bir kokteyl hazırlayacağına karar verdi ve 5 dakika sonra geri geldi. Elinde hayatımda duymadığım iki ilaçla.
Biri uyku ilacı, diğeri ise yan etkisi uyku olan şiddetli bir bulantı ilacı. Otobüse binmeden 1 saat önce ikisinden de birer tane alın.
Ablamla bir müddet, acaba bir tanesini mi alsam, ikisini birden mi alsam, otobüse binmeden bir saat önce mi alsam, tam otobüse binerken mi alsam, içkiyle alsam iyice kafa mı yapsa diye düşünürken hiç âdetim olmayan kullanma talimatlarını okumaya karar verdim.
Bulantı ilacının yan etkileri uykuydu ama BAŞKA neler gelecekti başıma, ikisini de alırsam. Dönüş yolculuğunda gece kesin uyumalıydım.
Her iki ilaçtan birer tane almaya karar verdiğimde yan etkilerinde bir kombin olacaksa ona göre kendimi hazırlamalıydım.
- Sersemlik: Bu zaten en istediğim yan etkiydi.
- Ağız ve solunum yolları kuruluğu: Su içerim geçer… Pehhhhh!
- Hayal görme: Olur da uyuyamazsam hiç de fena fikir değildi. Camdan bakarken karanlık dağların arasından bana doğru koşan Bozcaada üzümlerini görmek çok rahatsız etmezdi beni.
- Baş ağrısı: Zaten haftada bir migrenden kusan bendeniz, yan etkisi baş ağrısı olan ilaçları makattan fitil diye alırım. Peeeehhh+1!
- Kavrama bozukluğu: En kötü arada bir uyanıp “NEREDEYİZ?” diye sorarım. OK!
- Sara nöbeti: Ne münasebet canım, yok artık! Otobüste çantasında bir soğanı olan var mıdır acaba?
- Uykusuzluk: İşte bunu hiç anlamıyorum. Uyku ilacının yan etkisi uykusuzluk olacaksa siz bu pharmaceutical işleri bi’ bırakın abicim. Limonlu su falan satın.
- Çift görme: Ablalarımmmm…
- Kanda bozukluk: ???? Gece otobüste 3 tüp kan alıp test yaptırmayacaksam anlamayız herhalde bu yan etkiyi, İstanbul’a dönene kadar.
- Kabızlık: Zaten gece yoculuğunda kakamı yapmayı düşünmüyorum. 7 saat kakamı tutabilecek yaşa geldim.
- Deride döküntü: Ben Esenler Otogarı’nda indikten sonra muavin düşünsün artık. Bi’ süpürge geçer, ne yapayım?
- Deride ışığa duyarlılık: Geceleri fosforlu parlamayacaksam sorun yok. Zaten gece yolculuğu yapıyorum.
- Prostat büyümesi: Hemen mi? Arka koltuktakileri rahatsız edecek kadar büyümez herhalde.
- Akut dar açılı glokom gibi yükselmiş göz içi basıncı: İşte en korktuğum yükseliş bu.
- Kilo kaybı: Şortumu bırakıp inmem herhalde otobüsten.
- Grip: Happpiiççiuuuu!
- Beyaz kan hücrelerinin sayısında artış: Parmak uçlarımdan yukarı doğru beyazlamaya başlıyorum sanırım.
- Kâbuslar: Böyyleee geceler boyu otobüsle gidiyorum ama gideceğim yere varamıyorum.
- Cinsel dürtülerin azalması: Hem de otobüsteee :(( En zevkli fantezim muavinli şoförlü.
- Savrulma hissi: Wwwooohhoooooooowww!
- İntihara teşebbüs etme, kendine zarar verme isteği: ATARIM KENDİMİ BU OTOBÜSTEN, ATARRIMMMMM!
- Yanındakilere zarar verme, öldürme isteği: Abla seni de öldürürüm, öyle atlarım bu otobüsten.
Veeeeee….
AĞRILI EREKSİYON: Nasıl yahu, neden bir uyku ilacının yan etkisi ereksiyon olsun? Bir de ağrılısından. Bir de ablamla seyahat ederken. Aayyyy, çok ağrıyooor. Ne olur bir şeyler yapın diyebileceğim bi’ durum da değil ki bu. Ayrıca bir ilacın bu kadar yan etkisi nasıl olur?
Ay hem ağrıyor, hem inmiyor. Ağrılı çünkü birkaç madde öncesi cinsel dürtülerim azalmıştı. Dürtüsüzüm ama ağrılı erekteyim. Savruluyorum ve beyaz kan hücreleri sayım artıyor. Tabii ki intihara teşebbüs ederim.
Sonuç?
Sonuç, aynı benim diyet. Kan grubu diyetine göre yemem gereken kırmızı et, semi-vejetaryen olmamı engelliyor, pesketaryen olmam Dukan rejimini otomatik olarak safdışı bırakıyor. Sıfır şekerle işlenmemiş gıda rejimleri çakıştığında bana yiyecek tek bir şey kalıyor: Serum İzotonik.
Sonuç?
Ben en sevdiğim öğrenci mönüme geri döneyim. Soslu makarna ve ızgara köfte. Belki haftaya spora başlarım. Belki gündem konuları pedofili kadar korkunç ve ağır olmadığı bir dönem size gündemle alakalı bir şeyler de yazarım.
Yazilarinizi ilgi ve begeni ile takip ediyorum. Bu yazinizi da yine ayni ilgi ile okudum. Ancak ilaclarin yan etkileri konusundaki tedirginliginize işin uzmani olarak kucuk bir aciklama ile aciklik getireyim. Ilac ureticisi bir ilaci piyasaya surerken cok seyrek gorulen bir yan etkisi olsa bile halki bilgilendirmek durumundadir. Yani prospektuste siralanan sayfalar dolusu yan etkilerin hepsi birden ve ayni kiside ayni anda gorulmez. Iciniz rahat olsun. Saglikli gunlere…
Not: Uygun diyet buldugunuzda bizlerle de paylasin ltf.😀
🙂
Teşekkür ederim
Sevgiler