Trouw Amsterdam

Machine’de Machine diye tutturduğum günler, saat daha 4’e 10 var diye yaptığım şuursuz açıklamalar ve mekan kapanışlarıyla ve ışıkların açılmasıyla gördüğüm manzaradan duyduğum utanç günlerim geride kaldı. Hala limiti biraz aştığımda sabaha karşı ayaklarım ters dönse de ne migrenim ne yazıyor olduğum tez duruma izin veriyor. Ama gönlümde yatan atmosfer her zaman belli.

Tam da bu duygularla geçirdiğim Amsterdam gezisinde tavsiye üzerine gidilen Trouw, bastırılmış tüm azgın gece hayatı genlerimi tetikledi. Machine’in Amsterdam şubesi…Ve tam 100 kat daha büyük.

Turist olarak Amsterdam’ı geziyorsanız, yanınızda bir lokal, gece hayatının çemberinden geçmiş bir afacan yoksa, gitseniz gitseniz Paradiso, Melkweg, ya da jazz severseniz Bimhuis’e gidersiniz. Son gittiğimde ise bu trend biraz değişmiş ve herkes Trouw diye bir mekandan bahseder olmuştu.

Cumartesi gecesi 02:00’de soluğu Trouw’da aldık. Wibautstraat’ta bulunan mekana sanırım gece o vakitte gitmenin en kestirme yolu taksi. Paradiso’dan çıkıp işaret parmağınızı kaldırarak “Taksiii” dediğiniz noktadan 18 Euro tutuyor.

Amsterdam’da binaların yıkılma süreci çok uzun sürüyormuş, davalar 5 yıla kadar devam edebiliyormuş, Olaf ve Derek’ten aldığımız bilgiye göre ekip binayı bu süreçte kiralamış ve eski bir gazete olan Trouw’un ismini değiştirmeden ve binanın iç dekorasyonuna ve dokusuna hiç dokunmadan alternatif bir gece kulübüne dönüştürmüşler. Mekanı gündüz gezme fırsatı bulduk. Girişinde bir cafe-restorant, arkasında oldukça büyük bir stage, üst katında live art performanslara yer verdikleri bir bölüm, 80 kişinin sığdığı bir sigara odası ( havalandırmanın çok iyi olduğu iddia edilsede emin olun sigara kokmaktan kaçamıyorsunuz) alt katında 1000 kişilik bir parti odası(hangarı demek daha doğru) ve sadece özel partilere kiralanan ve normalde kimsenin girmediği bir oda daha. Aldığımız duyuma göre en son burada bir “dark room” partisi verilmiş…İlgilenenlere duyrulur.

İçeri girdiğinizde gazete basım makinalarını, havalandırma borularını, kısaca endüstriyel ne kalmışsa hepsinin orjinal halini görüyosunuz. Sadece iyi bir ses ve ışık sistemi eklenmiş binaya aslında.

İçeri ilk girdiğinizde sizi alt kata vestiyer ve tuvaletlerin olduğu çok büyük bir alana yönlendiriyorlar, Tuvaletlerde The Knife çalıyor olması ilk saniyeden mekana olan sempatimi 10 kaplan gücünde arttırdı tabii. Irriversible filmindeki tecavuz sahnesinin gerçekleştiği kırmızı tünel gibi bir tünelden geçerek ve tekrar üst kata çıkarak ana stage’e ulaşıyorsunuz…Sonrası karanlık, leş ve sizin liberalliğine kalmış.

Trouw Amsterdam mutlaka uğranılması gereken yerler arasında liste başı…Hele iyi bir partiye denk gelirseniz Amsterdam seyahatiniz bir çok surprize gebe olabilir. Biz biraz saçma bigeceye denk geldik keza…

Gidin görün.

http://www.trouwamsterdam.nl/en/

http://www.facebook.com/trouwamsterdam

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.

WordPress.com ile Oluşturulan Web Sitesi.

Yukarı ↑

%d blogcu bunu beğendi: